Nezir Tekçi

Doğum Tarihi: 1.1.1971     Doğum Yeri: Yüksekova / Hakkari
Kaybedildiği Tarih: 27.4.1995     Kaybedildiği Yer: Yekmal köyü Yüksekova / Hakkari

Akıbeti: Gözaltında Kayıp (Asker)


1988’de Dağlıca’ya bağlı Demir (Mêdê) köyünde yaşayan Halit Tekçi, evlerinin boşaltılması sonucu önce Üçkardeş (Zerê) köyüne, ardından da Güngör Mahallesi’ne yerleşti. Mecbur bırakıldıkları bu göç 16 nüfuslu aileyi iyice yoksullaştırdığından, Baba Hamit Tekçi, çocuklarını da çevre köylere çobanlık yapmaya gönderdi. Ancak, Tekçi ailesi 27 Nisan 1995 tarihinden sonra çocukları Nezir Tekçi’den bir daha haber alamadı.
Kemal Kırmızıtaş adlı bir tanıdıkları sayesinde oğlu Nezir Tekçi’nin Çanakkale Gelibolu’dan Hakkâri’ye geçici görevle giden tabur tarafından gözaltına alındığını öğrenen baba Yüksekova Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulunur. Ancak Cumhuriyet Başsavcısının dilekçesini yüzüne fırlatarak, ‘Sen nasıl Türk askerine iftira atarsın’ dediğini ve kendisini makamından kovduğunu belirtiyor. Nezir Tekçi'nin babası Hamit Tekçi tekrar başvuruda bulunur. Bunun üzerine askeri savcılık soruşturma başlatır. Savcılık, yaptığı inceleme ardından 15 Aralık 1997 tarihinde kovuşturmaya yer olmadığına karar verir. Oğlunun peşini bırakmayan acılı baba Yüksekova’da görev yapan Vanlı bir asker sayesinde 1995 yılında Çanakkale’den Yüksekova Tabur Komutanlığı’na geçici görevle gelen er Yunus Şahin’e ulaşır. Tanıklık yapmayı kabul eden Yunus Şahin, Yüksekova Cumhuriyet Savcılığı’na ifade verir. Şahin, tutanaklara yansıyan ifadesinde gözaltına alınan Nezir Tekçi’yi de beraberinde operasyona götürdüklerini kaydetti. Operasyona katılan rütbelileri, “1. Bölüğün Komutanı Yüzbaşı Ali Osman Akın, 2. Bölük’ten Teğmen Kemal Alkan ve 2 Bölüğün Komutanı bir yüzbaşı” olarak sayan Yunus Şahin şöyle devam etti: “Aşağıya köye doğru yaklaştığımız tepelik bir yerde durmamızı emrettiler. Fakat olduğumuz yerden köy görünmüyordu. Ali Osman Akın adlı Yüzbaşı, Nezir’e ‘Bize PKK’nın yerini ve silahlarını göster’ dedi. Nezir, onların yerini bilmediğini söyledi. Bunun üzerine Ali Osman, ‘Seni öldüreceğim’ deyince Nezir ‘Benim bir suçum yok, ben ne yaptım ki’ diye söylendi. Sonra Ali Osman, Nezir’i alıp bizden 10 metre kadar ileriye götürdü. Nezir öldürüleceğini anladığı için koşup bizim tarafa doğru geldi. Bunun üzerine Ali Osman adlı yüzbaşı bize hitaben ‘Aranızda hangileri Kürt ise parmak kaldırsın’ dedi. Yaklaşık 20 kişi parmak kaldırdı. Ali Osman, bize Nezir’i göstererek ‘ Kürt olanlar üzerine doğru ateş etsin’ dedi. Orada olan Kürt askerlerden bir kısmı ‘Sadece biz ateş etmeyiz’ deyince kimse ateş etmedi. Bunun üzerine Teğmen Kemal Alkan ‘Komutanım isterseniz ben vurayım. Emir komutayı bana verin, ben vurayım’ dedi ve yüzbaşı bunu kabul etti. Teğmen Kemal Alkan, Nezir’in kolundan tutup bizden on metre uzağa götürüp orda G-3 ile kendisine bir veya iki el ateş etti. Bu arada Ali Osman bize dönerek ‘Hepiniz ateş edin’ dedi. Herkes Nezir’e doğru ateş etti. Ben de bütün bölük gibi o tarafa doğru ateş ettim. Fakat isabet etmesin diye kenara ateş ettim. Bu sırada bölükte 70’e yakın rütbeli ve asker vardı. Herkes de o tarafa doğru ateş etti. Nezir, yere düşmüş ve ölmüştü. Ali Osman bize ‘Geri çekilin’ deyince geriye doğru çekildik. Bu sırada Teğmen Kemal Alkan ‘Mayıncı yanıma gelsin’ dedi. Bir müddet sonra mayının patlama sesi geldi. Bizler ölen Nezir’in elbiselerinin havaya uçuştuğunu gördük bir süre sonra da Teğmen Kemal Alkan elinde Nezir’in gövdesinden kopmuş kafasını saçlarından tutarak getirip bize gösterdi. Ve Ali Osman bize ‘Bölük yola devam etsin’ dedi. Biz köydeki çadırlara geri döndük. Birkaç gün sonra ben köye geri döndüm.” O gün yakalanan ve kendileriyle dağa operasyona götürülen kişiyi savcının karşısında fotoğraflarından da teşhis eden Yunus Şahin, “Anlattığım gibi Teğmen Kemal Alkan bu kişinin vücudundan kopmuş kafasını getirip bize gösterdiğinden beri bu olayı ve adamın yüzünü hiç unutmadım. Zaten kendisine çay vermiş ve konuşmuş olduğum için de yüzünü biliyorum. Kısacası öldürülen kişinin, fotoğrafını gösterdiğiniz kişi olduğundan hiçbir kuşkum yoktur” dedi. Bu ifadeler üzerine Akın ve Alkan hakkında ‘canavarca his ve işkenceyle adam öldürmek’ten dava açıldı. Eskişehir 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nde sanıklar iddiaları reddetti. Mahkeme önceki duruşmada, taburda görevli askerlerin ifadelerinin alınmasını istedi. Geçen nisan ve mayıs ayında askerlerin talimatla ifadesi alındı. Dosyaya giren ifadeler, Çoban Nezir’in infazını doğruluyordu. Askerlerin verdiği ifadeler :
VEYSİ KAYA: Böyle bir şahsın yakalandığı, işkence yapılıp sorgulandığı, mağaraları göstermek için dağa çıkarıldığı, kurşuna dizildiği ve bomba ile parçalandığı doğrudur. Çocuğu atış mangasının karşısına geçirirken ellerini kelepçelediler. Ben ateş etmiştim. Bir arkadaşım Vanlıydı, ateş etmemişti. Tüfeklerin namluları kontrol edildi. Ateş etmeyenler sorgulandı. Biz olay yerinden ayrıldıktan sonra bomba sesi geldi
ÜZEYİR YANTUR: Bir gün operasyondayken koyunlarını otlatmakta olan bir çobanı gördük. Bizi köye götürdü. Rütbeliler çocuğun çoban olmadığını, peşmerge kıyafetiyle gezdiğini ve PKK’lı olduğunu söyledi. Bölgedeki insanların çoğu peşmerge kıyafetiyle dolaşırdı. Çobanı yanımıza alarak dağa götürdük. Uzak mesafeden silah sesleri geldi. Çobanın öldürüldüğünü öğrendim.
HAKAN GÜNDÜZ: Yakaladığımız iki kişinin teröristlerin yerini göstermeleri amacıyla üç tim olarak görev aldık. Teröristlerin bulunduklarını iddia ettikleri mağaraya gittik ancak boş çıktı. Yüzbaşı iki kişiden birinin ismini, doğum tarihini, katıldığı eylemleri söyledi. Yanlış bilgi vermesinden ötürü infaz edileceğini bildirdi. Üç timden 50 kişiyi görevlendirerek, ateş edilmesini istedi ve orada infaz edildi. Diğeri öldürülmedi.
FERİT CİRİT: Bu şahıs silahları, arkadaşlarının yerini gösterecekti. Olayın nasıl geliştiğini hatırlamıyorum. Ancak Kemal teğmenin “Komutayı bana verin, ben halledeyim, ben öldüreyim” dediğini hatırlıyorum. Vurulma anını görmedim ancak silah ve patlama sesi duyduğumu hatırlıyorum.
NAZAR ÜMGER: 30 - 35 yaşlarında bir köylü yakalanmıştı. Dört beş gün bu kişiyi gezdirip sığınak göstermesini istediler. Bu sırada yanlarındaydım. “Terörist değilim, köylüyüm, çocuklarım var” diyordu. Ali Osman Akın “Yalan söylüyor, teröristtir” dedi. Akın ve Alkan köylüyü dövdü. Karın üstüne attılar. Askerlere hitaben “Ateş edin” dedi. 20 - 30 asker ateş etti. Köylüyü öldürdüler. Cesedini de gördüm, delik deşikti. Rütbeliler de ateş etti.
ABDURRAHMAN KEZİK: Bölük arazi taramasına çıkmıştı. Diğer bölüğün Tekçi’yi getirdiğini gördüm. Silah sesleri duyduk. Timler birleştiği zaman askerlere “Ne oldu” diye sorduk. Şahsın kaçmaya çalıştığını, vurulduğunu söylediler.
CENGİZ EKİCİ: 3. bölükteki bir arkadaşın anlattığı kadarıyla çobana Ali Osman Akın, “PKK’nın yerini göster” dedi. “Bilmiyorum” deyince binbaşı bütün askerlere ateş emri verdi. Çobanın elleri arkadan bağlandı. Ateş ettikten sonra cesedi geri getirdiler ve gömdük.
Ailenin avukatı Davut Uzunköprü ise konuyla ilgili davanın AİHM’e gittiğini, yeni tanıkla birlikte soruşturmanın yeniden başlamasını talep ettiklerini söyledi.
"Güvenlik" gerekçesiyle Eskişehir 1. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen davada daha önce 5 Ağustos ve 13 Ağustos 2013 günlerinde keşif kararı alındı ancak yerine getirilmedi. Avukatların ısrarı üzerine mahkeme 3. kez keşif ve kazı kararı aldı. 22.11.2013 günü Hakkari 1. Asliye Mahkemesi Hakimi Yunus Topuz tarafından gerçekleştirilen keşif için sabah erken saatlerde Tekçi'nin ailesinin yanı sıra İstanbul, Ankara, Hakkari barolarının temsilcileri, Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV) temsilcileri, İHD Hakkari Şubesi, bağımsız doktorlar, BDP Hukuk ve İnsan Hakları Komisyonu üyeleri, Özgürlükçü Hukukçular Derneği avukatları ve Adli Tıp Uzmanları Derneği yöneticilerinin bulunduğu yaklaşık 100 kişi, Yüksekova'ya 25 kilometre uzaklıkta bulunan Değerli (Memka) ve Köycük (Muşan) köylerinin arkasında bulunan bin 800 rakımlı Dola Çiya bölgesine gitti.
Askerlerin yoğun önlem aldığı alana getirilen, o dönem söz konusu komando taburunda görevli olan tanık asker Yunus Şahin ve Nezir Tekçi ile birlikte gözaltına alınan Kemal Kırmızıtaş olay yerini gösterdi. Tanıkların yer göstermesi üzerine yapılan kazıda askerlerin kullandığı G3 tüfeğine ait çok sayıda boş kovan, kemik ve bez parçaları bulundu. Ailenin avukatı Boğatekin, "Tanıkların 'Buraya gömüldü' dediği bir yerde kazı yapıldı. Oradan çıkan kemiklerin insana ait olma olasılığı çok yüksek. Ancak net durum, Adli Tıp Kurumu'nun yapacağı testlerin sonucunda ortaya çıkacak" dedi. Davanın bir sonraki duruşması ise 5 Mart 2014'te görülecek.

AİHM, 10 Aralık 2013 tarihli karar duruşmasında Nezir Tekçi davasında Türkiye'yi Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin “yaşam hakkını” düzenleyen 2. maddesini ihlalden ve olayla ilgili etkin soruşturma yapmamaktan suçlu buldu. Türkiye aileye 65 bin Euro manevi tazminat, 1,150 Euro masraf olmak üzere toplamda 66.150 Euro ödeyecek.